Yeni Koronavirüs (Sars-CoV-2) Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Yeni Koronavirüs (Sars-CoV-2) Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

  1. Yeni Koronavirüs (Sars-CoV-2) nedir?

Yeni Koronavirüs (Sars-CoV-2), ilk olarak Çin’in Wuhan Eyaleti’nde Aralık ayında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür. Koronavirüs hastalığı COVID-19 olarak adlandırılmıştır.

  1. Hastalığın belirtileri ve klinik özellikleri nelerdir?

Enfeksiyonun yaygın belirtileri yüksek ateş, kuru öksürük, nezle benzeri belirtiler ve solunum güçlüğüdür. Son kaynaklara göre, COVID-19 hastalığına yakalanan kişilerde koku ve tat alma duyularının bozulduğuna dair bilgiler de bulunmaktadır. Ağır vakalarda ağır alt solunum yolu enfeksiyonu, solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm görülebilir. Hastaların %80´inde enfeksiyon hafif seyretmekte, ancak ileri yaş ve eşlik eden astım, diyabet, kalp hastalığı gibi eskiden var olan hastalıklar varlığında daha ağır tablo görülmektedir. Hastalığın %10-15 olguda ağır seyrettiği, ortalama %3.8 olguda da ölümle sonuçlandığı bildirilmiştir. Ölüm oranı yaşla birlikte ve önceden bulunan hastalığı ile bağlantılı olarak artmaktadır.

  1. Yeni Koronavirüsün (COVID-19) bulaşma yolları nelerdir? Korunmak için neler yapılabilir?

Virüs bulaşmasının damlacık yoluyla olduğu bilinmektedir. Hasta ile bir metreden yakın temas ve hasta solunum yolları çıkartılarının kirli eller ile yüze-göze sürülmesiyle bulaşma olmaktadır.

Korunma ile ilgili eğitim videomuzu izlemek için tıklayınız

  1. Yeni Koronavirüsün (COVID-19) kuluçka süresi ne kadardır?

Virüsün kuluçka süresi 2 gün ile 14 gün arasındadır.

  1. Yeni Koronavirüsün (COVID-19) hastalığına yakalanmamak için neler yapmalıyız?

Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel bulaşma riskini azaltmak için önerilen temel ilkeler Yeni Coronavirüs (COVID-19) için de geçerlidir. Bunlar;

  • El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller yıkanmadan, ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
  • Hasta insanlarla temastan kaçınmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalı).
  • Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık yıkanmalıdır.
  • Bugün için ülkemizde sağlıklı kişilerin maske kullanmasına gerek yoktur. Herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan kişinin öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağzını tek kullanımlık kağıt mendil ile örtmesi, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içini kullanması, mümkünse kalabalık yerlere girmemesi, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnunu kapatması, mümkünse tıbbi maske kullanması önerilmektedir.
  • Rutin hayatta sağ elini kullanan kişilerin (sağlak) sol el ile yüzlerine dokunma olasılıkları düşük olduğu için, sol el ile kapı kolunu tutma/açma, herhangi bir objeyi taşıma/tutma işlemlerini yapması önerilmektedir.
  1. Rutin hayatta ev, araba temizliği nasıl yapılmalı, nelere dikkat edilmelidir?
  • Yüzey temizliğinde su ve deterjanla standart temizlik yapılması yeterlidir. Özellikle eller ile sık dokunulan yüzeyler kapı kolları, bataryalar, tırabzanlar, tuvalet ve lavabo temizliğine dikkat edilmelidir. Bu virüse özel olarak etkili olduğu öne sürülen bir takım ürünlerin temizlikte kullanılmasının fazladan koruma sağladığına dair bilimsel kanıt yoktur.
  • Çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık en az 20 sn yıkanmalıdır.
  • Odalar sık sık havalandırılmalıdır.
  • Araç kullanımı sırasında ise temiz hava ile aracın yolculuk sırasında havalandırılması sağlanmalıdır. Araç havalandırmasında, havanın dışarıdan alınan hava ile ısıtılması ve soğutulması tercih edilmelidir. Havanın araç içi dönüşümü kullanılmamalıdır.
  • Araç içerisindeki yüzeyler de su ve deterjanlı su ile sık aralıklarla temizlenmelidir.
  1. Evde tüketilen gıdaların hijyenine yönelik yapılması gerekenler nelerdir?

Virüsün gıdalarla bulaştığına dair herhangi bir kanıt bulunmamakla beraber;

  • Gıdalar tüketilmeden önce bol su ile yıkanmalıdır.
  • Et, süt gibi gıdalar iyice pişirilmeden tüketilmemelidir.
  • Sirkeli suda bekletmenin antibakteriyel etkisi olmakla beraber, virüslere etkisi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
  1. El hijyeni nasıl sağlanır?

Eller en az 20 saniye, dışarıdan eve gelindiğinde 40 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.

El yıkama videosu için tıklayınız

  1. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için nasıl beslenmeliyiz?

Gündemimize hızla yerleşen ve endişe yaratan Koronavirüs (Covid-19), Dünya Sağlık Örgütünün pandemi olarak nitelendirmesiyle daha büyük bir paniğe neden oldu.  Covid-19’a karşı tedbirli olmamız için Sağlık Bakanlığımızın açıklamasında olduğu gibi 14 kuralına uymak oldukça önemlidir. Aynı zamanda vücudumuzun doğal bağışıklık sisteminin de güçlü tutulması gerekmektedir. Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın bir yolu da sağlıklı ve dengeli beslenmeden geçmektedir.

  • El hijyeni: Elleri önerildiği gibi bol su ve sabunla 20 saniye yıkamak önemlidir. Su ve sabun ile ellerinizin arkasını, parmaklarınızın arasına ve tırnaklarınızın altına en az 20 saniye yıkanmalı, sonra durulayıp temiz bir havlu ile kurulanmalıdır.
  • Mutfak Hijyeni: Her kullanımdan sonra yüzeyleri ve eşyaları yıkanmalıdır. Kesme tahtalarını, mutfak aletlerini, tezgâhı ve temizlikte kullanılan bezleri yıkayın.
  • Pişirme: Çiğ ve az pişmiş hayvansal besinler yenilmemeli, iyi pişmiş yiyecekler tercih edilmelidir. Kırmızı ve tüm beyaz et çeşitleriyle yumurtayı tam pişirmeden tüketilmemelidir.
  • Protein: Süt ürünleri, yumurta, balık, hindi ve kırmızı et gibi kaliteli protein kaynaklarını iyice pişirilerek tüketilmelidir.
  • Vitamin-Mineral: Her gün en az 5 porsiyon çeşitli meyve ve sebze tüketilmelidir. Özellikle C vitamini ihtiyacını karşılamak çok önemlidir. Bir orta boy portakal günlük C vitamini ihtiyacının yarısını karşılamaktadır.
  • Posa: Ekmek, pirinç veya makarna gibi temel besinlerin mümkün ise esmer veya tam tahıllı alternatifini kullanmak bağışıklık sisteminizi güçlü tutacaktır. Kuru fasulye, yeşil mercimek, nohut gibi kurubaklagilller de bağışıklık sistemimiz için önemlidir.
  • Omega 3: Bağışıklık sitemini üzerine olumlu etkileri nedeniyle haftada en az iki kere balık tüketimi, hijyen kurallarına uyularak ve iyice pişirilerek tüketilmesi gerekmektedir. Ceviz de omega 3 bakımından zengin bir besindir.
  • Hidrasyon: Bol su içmeyi unutmamalısınız. En az 6-8 bardak temiz su içmelisiniz.
  • Bitkisel Bileşenler: Bağışıklığı desteklemek için farklı gruplardaki ve farklı renklerdeki sebze ve meyvelere beslenmede yer verilmelidir. Brokoli, lahana, karnabahar, turp çeşitleri, şalgam, soğan, sarımsak gibi sebzeler içerdikleri sülforafan; pancar, nar, çilek gibi besinlerde bulunan antosiyaninler bağışıklık sisteminizi destekler.
  • Prebiyotikler: Bağırsak sağlığımızı desteklemek için kurubaklagiller, muz, kereviz, tam tahılllar gibi doğal prebiyotikler bağışıklığımızı güçlendirir.
  • Besin destek ürünleri: Bireyin gün içinde gereksinimi kadar tükettiği ve besin çeşitliliğini sağladığı durumlarda besin destek ürünlerinin ilave olarak alınmasına ihtiyaç olmadığı unutulmamalıdır.
  • Uzun süreler aç kalınmamalıdır. Uyku süresine ve kaliteli olmasına özen gösterilmelidir.
  1. Türkiye’de Yeni Koronavirüs (COVID-19) salgını için planlama yapılmış mıdır?

Dünya Sağlık Örgütü, 28 Şubat 2020 tarihinde salgın riskini tüm dünya geneli için “en yüksek” düzeye yükseltmiştir. Salgının görüldüğü ülkelerden ülkemize giriş-çıkışlar yasaklanmıştır. Sağlık Bakanlığı şüpheli olguların teşhis, tedavi ve takibi için gerekli önlemleri almakta, oluşturulan bilim kurulunun önerileri doğrultusunda da algoritmalar hazırlanmaktadır.

  1. Türkiye’de Yeni Koronavirüs (COVID-19) vaka sayısı nedir?

Ülkemizde Yeni Koronavirüs (COVID-19) hastalığı 10 Mart 2020 tarihinde ilk pozitif vaka saptanmıştır. Vaka sayıları ile ilgili günlük olarak bilgilendirmeler Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.

  1. Yeni Koronavirüs (COVID-19) için etkili bir tedavi ya da aşı var mıdır?

Hastalığa özgü olarak geliştirilen bir ilaç henüz yoktur. Hastanın genel durumuna göre destek tedavisi uygulanmaktadır. Benzer virüslere karşı etkili olan bazı ilaçların COVID-19 üzerinde de etkili olduğunu gösteren çalışmalar olmakla birlikte özgül tedavi için araştırmalar sürmektedir. COVID-19 için koruyucu etkili bir aşı henüz yoktur.

  1. Antibiyotikler Yeni Koronavirüs (COVID-19) enfeksiyonunu önleyebilir mi veya tedavi edebilir mi?

Antibiyotikler sadece bakterilere karşı etkilidir. Bu nedenle COVID-19 enfeksiyonunu önlemek veya tedavi etmek amacıyla antibiyotikler kullanılmamakta olup, gerekli durumlarda sadece doktor önerisi ile tedavi protokolüne alınmaktadır.

  1. Evde bakılan hayvanlardan hastalık bulaşabilir mi?

Evde bakılan kedi/köpek gibi evcil hayvanların Yeni Koronavirüsla (COVID-19) enfekte olması beklenmemektedir. Ancak evcil hayvanlarla temas sonrası her zaman için ellerin su ve sabunla yıkanması gereklidir. Böylece hayvanlardan bulaşabilecek diğer enfeksiyonlara karşı korunma sağlanacaktır.

  1. Burnunuzu tuzlu suyla yıkamak Yeni Koronavirüs (COVID-19) enfeksiyonunu önleyebilir mi?

Burnu tuzlu suyla düzenli olarak yıkamanın Yeni Koronavirüs (COVID-19) enfeksiyonundan korunmada bir faydası yoktur.

  1. SANKO Üniversitesi’nde Yeni Koronavirüs (COVID-19) karşı alınan tedbirler ve yapılan dezenfeksiyon işlemleri nelerdir?

Üniversitemizde, 16 Mart 2020 – 06 Nisan 2020 tarihleri arasında tüm ülkemizde olduğu gibi 3 hafta süreyle eğitime ara verilmiş, öğrenci girişleri kısıtlanmış ve idari personel sayısı azaltılmıştır. Yapılması planlanan tüm toplantılar, sosyal ve kültürel etkinlikler ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmiştir. Personelimize 11-20 Mart 2020 tarihleri arasında COVID-19 hastalığı ve korunma yolları ile ilgili çok sayıda eğitim verilmiştir. Standart temizlik periyotları arttırılmış olup, özellikle eller ile sık dokunulan yüzeyler kapı kolları, bataryalar, tırabzanlar, tuvalet ve lavabo temizliğine özen gösterilmektedir. Alınan tedbirler kapsamında, Üniversite binamız hidrojen peroksit ile dezenfekte edilmiş tüm alanlara el dezenfektanları konulmuştur.

“Koronavirüsün Psikolojimiz Üzerindeki Etkisi ve Başa Çıkma Yolları” videosu için tıklayınız

“Ampute Futbol Egzersiz Programı” için tıklayınız

Koronavirüs’e (Covid-19) Karşı Evde Egzersiz ile Yaşasın Sağlıklı Hayat” videosu için tklayınız

KORONAVİRÜS SALGININDA RAMAZAN AYI BESLENMESİ

“RAMAZAN AYINDA BİLİNÇSİZ BESİN TÜKETİMİNDEN KAÇINMALIYIZ”

 SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Efsun Karabudak, “Ramazan Ayı beslenmesi, güneşin doğması ve batması arasındaki sürede aç kalıp, daha sonra ise istenilen besinlerin istenildiği miktarda bilinçsizce tüketilmesi olmamalıdır. Bu durum koronavirüs ile mücadele ettiğimiz bu günlerde bağışıklık sistemimizi daha da olumsuz etkileyebilir” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 adını verdiği koronovirüs salgınının ülkemizde ve dünyada küresel salgın olarak seyrini sürdürdüğünü anımsatan Prof. Dr. Karabudak, koronavirüsten korunmadaki en temel yolun sosyal izolasyon olduğuna vurgu yaptı.

Üç ana öğünden oluşan beslenmenin, Ramazan Ayında, farklı saatlerden oluşan iftar ve sahur olmak üzere iki ana öğüne düştüğünü hatırlatan ve bu dönemde, öğün saatlerinin yanı sıra, besin seçme alışkanlıklarında da değişiklikler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Karabudak, şöyle devam etti:

“Genel olarak toplam besin alım zamanı sınırlıyken, alınmak istenen besin miktarı bireyler tarafından arttırılmak istenir. Bu nedenle Ramazan Ayı beslenmesi, güneşin doğması ve batması arasındaki sürede aç kalıp, daha sonra ise istenilen besinlerin istenildiği miktarda bilinçsizce tüketilmesi olmamalıdır. Bu durum koronavirüs ile mücadele ettiğimiz bu günlerde bağışıklık sistemimizi daha da olumsuz etkileyebilir.

Ramazan ayında yanlış beslenme alışkanlığı edinmek ve sürdürmek; enerji alımında ve vücut ağırlığında dengesizliklere, kan şekerinde oynamalara, vücut ısısında düşmeye ve bu nedenle üşüme hissine, mide ve sindirim problemlerine (kabızlık vb), halsizliğe, besin ögelerinde eksikliğe, bağışıklık sisteminde zayıflamaya, algılama ve düşünmede azalmaya neden olmaktadır.

Ramazan Ayında beslenme şekli ve saatlerinin değişmesine bir de koronavirüs tedbirleri nedeniyle evde kalmamız eklendiğinde fiziksel aktivitenin yetersizliği sonucu vücut ağırlığında artış kaçınılmaz olacaktır. Vücut ağırlık artışı yani şişmanlığa diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları eşlik edebileceğinden koronavirüs tedavisinde iyileşme süreci de etkilenecektir.”

GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ İÇİN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Prof. Dr. Karabudak, Ramazan Ayı süresince bağışıklık sistemini güçlü tutup, vücudun koronavirüse karşı daha dirençli olabilmesi için beslenmede dikkat edilmesi gereken önemli noktaları şu şekilde sıraladı:

-Ramazan Ayı gereği iftar ve sahurdan oluşan iki öğün olan beslenme alışkanlığı, 3- 4 öğüne çıkarılmalıdır. Yani az az ve sık sık beslenilmelidir.

-Ramazan Ayı süresince dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri boş mideye birden yüklenmemektir. Uzun süre aktif çalışmayan mideye aniden ağır yiyeceklerle yüklenmek; hazımsızlık şikayetleri ile birlikte, tansiyon yükselmesine, nörolojik hormonların hızlı salgılanmasına yol açacağından sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

-Oruç tutan bireylerin kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı, börek, çörek tüketimleri artarken, sebze, meyve, beyaz et, balık ve süt ile ürünleri tüketimleri azalmaktadır. Ramazan Ayı süresince aşırı yemek yerine, yavaş sindirilen, kana geçiş hızı düşük esmer tahıl ürünleri, sebze, salata gibi besinler tercih edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, günlük olarak gereksinim duyulan protein, enerji, vitamin ve mineral miktarları Ramazan Ayı süresince de değişmez. Bu nedenle Ramazan Ayı içerisinde tüm besin gruplarında yer alan besinlerin tüketimine özen gösterilmelidir. Böylece koronavirüse karşı bağışıklık sistemi güçlü tutulur.

-Yemeklerin hazırlanmasında çok yağ kullanılmamalı ve yağlı besinler tüketilmemelidir. Ramazan Ayı boyunca geleneksel yiyeceklerin tüketimi arttığı için, kolesterol yönünden zengin olan kırmızı et, tereyağı ve sakatat tüketimi artmakta ve tavuk, balık gibi beyaz et tüketimi ise azalmaktadır. Bu nedenle, öncelikle kalp- damar hastalığı olan kişiler başta olmak üzere bireyler, kolesterol ve doymuş yağ tüketimine dikkat etmeliler. Bunların yerine hazmı kolay, mide- bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen posa içeren sebze, meyve ve kepekli ekmek tercih edilmeli, yemeklerin hazırlanmasında kızartma yönteminden kaçınılmalıdır.

-Uzun süre aç kalmak iştahı ve doyma eşiğini artıracağından, genelde tüketilenden çok fazla miktarda besin, hızla tüketilmektedir. Bu nedenle besinleri acele etmeden iyice çiğneyerek tüketmek, başta vücut ağırlığını kontrol edeceğinden sağlık üzerinde olumlu etkiler gösterir.

-Çok tuzlu ve salamura besinler tüketilmemelidir. Masa tuzu ilavesinden uzak durulmalıdır.

-Aşırı tatlı besinlerden kaçınılmalıdır. Tatlı olarak mümkün olduğunca meyve ve sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Hatta bunların şeker miktarı daha dikkatli ayarlanmalıdır. Böylece vücut ağırlık kontrolü sağlanmış olur.

-İftar ve sahur arasında en az 1.5- 2 litre sıvı alınmalıdır. Bu miktar su başta olmak üzere ayran, süt gibi içeceklerle karşılanmalıdır. Özellikle gün içinde ağır işlerde, sıcak ortamlarda çalışan bireylerin sıvı tüketiminde daha dikkatli olmaları gerekir. Çay veya kahve ise yemekten en az 30 dakika sonra tüketilmelidir.

 İFTAR YEMEĞİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

Prof. Dr. Karabudak, iftar yemeği için ise şu uyarılarda bulundu:

-İftar yemeğine ne çok sıcak ne de çok soğuk olmayan hafif bir çorbayla başlanmalıdır. Özellikle mide rahatsızlığı çeken kişiler için çorba ile iftara başlamak yararlı olur.

-Etli veya etsiz, fazla yağlı olmayan bir sebze yemeği ile devam edilmelidir. Bu yemek etli olarak hazırlanmışsa ek yağ ilavesi yapılmamalıdır.

-Zeytinyağlı ve etli sebze yemekleri dışında bulgur veya kepekli pirinçten yapılmış pilav, kepekli makarna, haftada iki kere mutlaka fırınlanmış, ızgara veya buğulama yapılarak pişirilmiş balık, yağı görünmeyecek kadar kırmızı et, derisiz tavuk eti, kuru baklagiller tercih edilmelidir.

-Bağırsak problemi olanlar çorba, yoğurt gibi besinlerine kepek ilavesi yapabilecekleri gibi tam tahıllı veya kepekli ekmek de tercih edebilirler.

-Hazırlanan yemeklerin çeşidine bağlı olarak ana yemeğin yanında yoğurt, ayran, cacık, zeytinyağı ile hazırlanmış salatalar tüketilebilir.

-İftarda çok aşırı yüklenilmeden sofradan kalkılmalıdır. Bir süre ara verildikten sonra ikinci bir öğün tüketilebilir. Bu öğünde iftarda tüketilmemiş olan sütlü ve meyveli tatlılardan küçük porsiyonlar veya taze meyveler tercih edilebilir. Çerezler, cipler, pastalar ve kızartılarak hazırlanmış yağlı hamur tatlıları gibi yağlı besinlerin tüketimi yerine leblebi, kuru ve taze meyveler tüketilebilir.

 SAHUR YEMEĞİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR;

Prof. Dr. Karabudak, sahur yemeğinde dikkat edilmesi gereken noktaları ise şu şekilde özetledi:

-Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanabilmesi için en az 3 öğün tüketilmelidir. Bunlar arasında sahur en önemli olan öğünlerdendir. Sahurda sadece su içerek niyetlenmek açlık süresini uzatılacağından bağışıklık sistemini zayıflatacaktır. Bu durum ayrıca açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak halsizlik, baş ağrısı, dikkat azlığı sonucu günün daha verimsiz geçmesine neden olacaktır.

-Ramazan ayı süresince vücut ağırlığında artış olmaması için de sahura mutlaka kalkılmalıdır. Sahurda da iftarda olduğu gibi mideyi birdenbire ve çok fazla besin ile doldurmamak gerekir.

-Protein içeriği fazla olan (midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirirler), kahvaltı şeklinde bir öğün (yumurta, süt, yoğurt, peynir vb.) tercih edilmelidir. Az şekerli komposto ile çorba, yoğurt, etli sebze yemekleri, sütlü tatlılar ve meyve gibi enerji değeri çok yüksek olmayan besinleri tercih etmek yerinde olur.

-Bu durumun aksine eğer sahur öğünü ağır yemeklerden (kızartmalar, yağlı et yemekleri, yağlı hamur işleri, tuzlu besinler vb) oluşursa, gece vücudun metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin vücut yağına dönüşme hızı yükselir ve vücut ağırlığının hızlı artışına neden olur. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalıdır.

-İftar ve sahur arası bol sıvı tüketilmesi gerektiği gibi sahurda da yatmadan hemen önce bolca sıvı alınmalıdır. Özellikle vücut ağırlığı fazla olan veya kolay kilo alan bireyler öncelikle sıvı olarak suyu tercih etmelidir. Şekerli gazlı- gazsız içecek çeşitlerinden, özellikle uyku sorunu olan bireyler çay ve kahve tüketiminden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

-Sahur yapıldıktan en az 30 dakika sonra yatılmalıdır.

-Sigara kullanımının bağışıklığı düşürücü etkiye sahip olduğu unutulmamalıdır.

-Ramazan boyunca koronavirüse karşı dirençli olabilmek için yeterli ve dengeli beslenme, düzenli uyku ve yeterli fiziksel aktiviteye dikkat edilmelidir.

“Tekerlekli Sandalye Kullanan Sporcularımız İçin Egzersizler” tıklayınız